Türk Ticaret Kanundaki Düzenlemelerin Belediye Şirketlerine Etkisi
- Makale Arşivi
7511 SAYILI KANUNLA TÜRK TİCARET KANUNUNDA YAPILAN DÜZENLEMELERİN BELEDİYE ŞİRKETLERİNE YANSIMASI
Mustafa YAVUZ
Gümrük ve Ticaret Uzmanı
1. GİRİŞ
Ticari hayatın anayasası niteliğinde olan ve ticaret şirketlerine ilişkin önemli kurallar içeren 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu[1] (TTK) 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Ticaret hukukunun; teknolojideki gelişmelere, ticaret yapma tarzındaki değişimlere, uluslararası gereksinimlere, ticari, hukuki ve ekonomik alanlarda ve uygulamada ortaya çıkan ihtiyaçlara bağlı olarak dinamik bir yapısı bulunmakta ve bundan dolayı mezkûr Kanunda sık sık değişiklik yapma ihtiyacı hâsıl olmaktadır. Bu bağlamda, TTK’nın yürürlükte olduğu yaklaşık 12 yıl içinde anılan Kanunda, 22’si kanun (6273, 6335, 6353, 6455, 6462, 6495, 6552, 6728, 7069, 7101, 7155, 7244, 7251, 7262, 7263, 7339, 7341, 7408, 7417, 7418, 7445 ve 7511 sayılı Kanunlar) ve 4’ü KHK (691, 696, 694 ve 700 sayılı KHK’lar) olmak üzere toplam 26 mevzuat düzenlemesiyle birtakım değişiklikler yapılmıştır.
TTK’da değişiklik yapan kanunların en sonuncusu 29 Mayıs 2024 tarihinde yürürlüğe giren ve iç ticarete ilişkin önemli düzenlemeler ihtiva eden 7511 sayılı Türk Ticaret Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanundur.[2] Anılan Kanunla, tacirlerin beklenti ve talepleri çerçevesinde, şirket işlemlerinde kolaylık sağlanması, şirketlerin kurumsallaşması süreçlerinin hızlandırılması ve belirli konularda uygulamada yaşanan çeşitli sorunların çözüme kavuşturulmasını teminen TTK’nın bazı maddelerinde değişiklik ve düzenlemeler yapılmıştır. Bu değişiklik ve düzenlemeler, birer sermaye şirketi olmaları hasebiyle belediye şirketlerini de yakından ilgilendirmektedir.
İşte bu çalışmada, 7511 sayılı Kanunla Türk Ticaret Kanununda yapılan düzenlemelerin belediye şirketlerine yansıması tüm yönleriyle ele alınmış ve değerlendirilmiştir.
2. TÜRK TİCARET KANUNUNDA 7511 SAYILI KANUNLA YAPILAN DÜZENLEMELER
2.1. Yönetim Kurulu Başkan ve Başkan Vekilinin Yönetim Kurulunun Görev Süresiyle Uyumlu Olarak Seçilebilmesine İmkân Tanınması
TTK’nın 366. maddesinin birinci fıkrasında, “Yönetim kurulu her yıl üyeleri arasından bir başkan ve bulunmadığı zamanlarda ona vekâlet etmek üzere, en az bir başkan vekili seçer.” hükmü yer almaktadır. Bu hüküm uyarınca, yönetim kurulu üyeleri en çok üç yıl süreyle görev yapmak üzere seçilebilmekte iken yönetim kurulu başkan ve başkan vekilinin her yıl seçilmesi gerekmektedir. Bu durum ise anonim şirketlerde, yönetim kurulu TTK’da öngörülen azami süre olan üç yıl süre için seçilmiş olsa dahi her yıl yönetim organizasyonunu yeniden belirleme yükümlülüğü getirmekte ve yönetim kurulu başkan ve başkan vekilinin bir sonraki yıl seçilmediği durumlarda anılan Kanunda yönetim kurulu başkan ve başkan vekiline atfedilen yetki ve görevlerin kim tarafından kullanılacağı hususlarında uygulamada tereddüt oluşturmaktadır.
Buradan hareketle, TTK’nın ilgili hükmünde değişiklik yapılmış ve anonim şirketlerde yönetim kurulu başkan ve başkan vekilinin her yıl seçilmesi uygulaması terk edilerek, bu kişilerin yönetim kurulunun görev süresiyle uyumlu olarak seçilebilmesine imkân tanınmıştır. Dolayısıyla, anonim şirketlerde olduğu gibi bu türdeki belediye şirketlerinde de artık her yıl yönetim kurulu başkanı ve başkan vekili seçilmesi gerekmemekte, bu kişilerin görev süreleriyle mütenasip bir şekilde görev yapmaları mümkün olmaktadır.
2.2. Şube Müdürlerinin Atanma ve Görevden Alınma Yetkisinin Yönetim Kurulunun Devredilemez Görevleri Arasından Çıkartılması
Anonim şirketlerde yönetim kurulu ve kendisine bırakılan alanda yönetim, kanun ve esas sözleşme uyarınca genel kurulun yetkisinde bırakılmış bulunanlar dışında, şirketin işletme konusunun gerçekleştirilmesi için gerekli olan her çeşit iş ve işlemler hakkında karar almaya yetkilidir (TTK md. 374). Bu doğrultuda olmak üzere, yönetim kurulunun devredilemez ve vazgeçilemez görev ve yetkileri de TTK’nın 375. maddesinde düzenlenmiştir.
TTK’nın 375. maddesinin birinci fıkrasının (d) bendinde “Müdürlerin ve aynı işleve sahip kişiler ile imza yetkisini haiz bulunanların atanmaları ve görevden alınmaları” hükmüne yer verilmek suretiyle anonim şirketlerde sayılan kişilerin tamamının atanmaları ve görevden alınmaları yönetim kurulunun devredilmez görev ve yetkileri arasında sayılmıştır. Dolayısıyla, yönetim kurulu kararı ile yerine getirilmesi gereken söz konusu işlemler, yetki devrine konu edilememektedir.
Esasen, zikredilen bentte yer alan “müdürler ile aynı işleve sahip kişiler” ifadesi, aynı fıkranın (a) bendinde hüküm altına alınan “üst düzey yönetim”e ilişkin düzenlemeyi tamamlamaktadır. Üst düzeyde yönetimin kapsamına genel işletme politikası başta olmak üzere yatırım, finansman, temettü gibi politikaların belirlenmesi, belirlenen politikalar çerçevesinde hedeflere ulaşılması için araçların seçilmesi, hedeflere ulaşılıp ulaşılmadığının veya ulaşılıp ulaşılamayacağının belirlenmesi, finansal uygulamaların kontrolü ve stratejilerin tespiti girmektedir. Dolayısıyla, bunları gerçekleştirecek üst düzeyde yönetici de yönetim kurulu tarafından belirlenen stratejiyi, politikaları, makro planları uygulayacak yönetim teşkilatının başındaki kişilerdir.
Hal böyle olmakla birlikte, TTK md. 375/1-d’nin lafzı dikkate alındığında şirketin tüm müdürlerinin ve imzaya yetkili olanların atanmaları ve görevden alınmalarının yönetim kurulunun devredilmez görev ve yetkileri arasında yer aldığı gibi bir sonuca ulaşılmakta ve hükmün yorumunda uygulamada ihtilaflar yaşanmaktadır.
Öte yandan, şirketlerin kurumsallaşması ve rekabet güçlerinin artırılması bakımından, şirket faaliyetlerinin şirket merkezi dışındaki yerlerde yürütülmesi adına şubeler açılmaktadır. Bu doğrultuda, mevcut ve yeni açılacak şubelere ilişkin süreçlerin hızla tamamlanması büyük önem arz etmektedir. Bununla birlikte, şube ağı geniş olan ve temsile yetkili çalışan sayısı fazla olan şirketlerde görevli her düzeyde çalışanın atanma ve görevden alınmalarına ilişkin yetkinin yönetim kurulunca devredilememesi iş süreçlerini zorlaştırmaktadır.
Buradan hareketle, 7511 sayılı Kanunla, şirket işlemlerinde kolaylık sağlanması adına şirketin üst düzey yöneticileri dışında kalan kişilerin atanma ve görevden alınmalarının yönetim kurulunun devredilemez ve vazgeçilemez görev ve yetkileri arasından çıkarılması ve uygulamada yaşanan tereddütlerin giderilmesi gayesiyle TTK’nın 375. maddesinin birinci fıkrasının (d) bendi, “Şube müdürleri hariç olmak üzere müdürlerin ve aynı işleve sahip kişilerin atanmaları ve görevden alınmaları.” şeklinde değiştirilmiştir. Bu düzenleme gereğince artık anonim şirketlerde ve dolayısıyla anonim şirket şeklinde kurulan belediye şirketlerinde yönetim kurulu, şube müdürlerinin atanma ve görevden alma yetkisini devredebilecektir.
2.3. Yönetim Kurulu Üyelerinin Yönetim Kurulunu Toplantıya Çağırma Hakkının Etkin Hale Getirilmesi
TTK’nın 392. maddesinde anonim şirket yönetim kurulu üyelerinin bilgi alma ve inceleme hakkı düzenlenmiş ve aynı maddenin yedinci fıkrasında, “Her yönetim kurulu üyesi başkandan, yönetim kurulunu toplantıya çağırmasını yazılı olarak isteyebilir.” hükmüne yer verilmiştir.
Mezkûr hüküm uyarınca, yönetim kurulunu toplantıya çağırma yetkisi yalnızca yönetim kurulu başkanına ve TTK’nın genel düzenlemeleri uyarınca yönetim kurulu başkanına ulaşılamadığı hallerde yönetim kurulu başkan vekiline bırakılmıştır. Buna karşın uygulamada yönetim kurulu toplantısı yapılması ve müzakere ihtiyacının ortaya çıktığı bazı hallerde yönetim kurulu başkanı bu isteme sessiz kalabilmektedir. Bu durum şirketin idaresi yetki ve görevini yürüten yönetim kurulunun karar alma süreçlerini zora sokmakta ve yönetim kurulunun çoğunluğunun iradesinin uygulamaya yansımasına engel olmaktadır. Bu halde konu yargılama süreçleri neticesinde çözüme kavuşturulmakta ise de bu husus şirketin karar alma süreçlerini uzatmaktadır.
Buradan hareketle, yönetim kurulunda müzakere ortamının oluşmasına katkı sağlanması amacıyla, 7511 sayılı Kanunla, yukarıda yer verilen TTK’nın 392/7. madde hükmünün devamına “İstemin uygun görülmesi hâlinde çağrı, yönetim kurulu başkanınca yapılır. Ancak yönetim kurulu üyelerinin çoğunluğunun yazılı istemi üzerine, yönetim kurulu başkanı yönetim kurulunu istemin kendisine ulaştığı tarihten itibaren en geç otuz gün içinde yapılacak şekilde toplantıya çağırmak zorundadır. Bu süre içinde yönetim kurulu toplantıya çağrılmadığı veya yönetim kurulu başkanı ya da başkan vekiline ulaşılamadığı hâllerde, çağrı doğrudan istem sahiplerince yapılabilir. Çağrı üzerine yapılacak toplantılarda toplantı ve karar nisapları hakkında 390 ıncı maddenin birinci fıkrası uygulanır. Esas sözleşmede yönetim kurulunun toplantıya çağrılmasına ilişkin farklı bir usul belirlenebilir.” hükmü eklenmiştir.
Görüldüğü üzere, getirilen hükümle, yönetim kurulu üyelerinin çoğunluğu tarafından yapılan toplantı istemlerinde, yönetim kurulu başkanına yönetim kurulunu toplantıya çağırma yükümlülüğü getirilmiş, yönetim kurulu başkanınca yönetim kurulunun yine de toplantıya çağırılmadığı veya başkana/başkanvekiline ulaşılamadığı hallerde istemin doğrudan çağrı sahibi üyelerce yapılabilmesine imkân sağlanmıştır. Bu düzenleme, anonim şirket şeklinde kurulan belediye şirketleri hakkında da aynen tatbik olunacaktır.
2.4. TTK’nın Geçici 7. Maddesine Göre Açılan İhya Davasında Ticaret Sicili Müdürlüğü Aleyhine Yargılama Giderleri ve Vekâlet Ücretine Hükmolunamaması Kuralının Getirilmesi
TTK’nın geçici 7. maddesinde, münfesih olmasına veya sayılmasına rağmen tasfiye edilmemiş anonim ve limited şirketler ile kooperatiflerin, ilgili kanunlardaki tasfiye usullerine uyulmaksızın tasfiyelerine ve ticaret sicili kayıtlarının silinmesine ilişkin kurallara yer verilmiştir. Bu düzenleme ile gayrifaal şirket ve kooperatiflerin tasfiye ve terkin işlemleri basitleştirilmiş ve kolaylaştırılmıştır. Bahse konu hüküm kapsamında, ticaret sicili müdürlükleri tarafından 372.396 şirket ve kooperatife ihtar gönderilmiş, 327.493 şirket ve kooperatifin kaydı silinmiş, 4.644 şirket ve kooperatif hakkında da ihya kararı verilmiştir.[3]
Öte yandan, anılan geçici madde uyarınca ticaret sicilinden kaydı silinen şirket veya kooperatifin alacaklıları ile hukuki menfaatleri bulunanlar haklı sebeplere dayanarak mahkemeye başvurmak suretiyle şirket veya kooperatifin ihyasını isteyebilmektedir. Ancak uygulamada, TTK’nın geçici 7. maddesi bağlamında kaydı silinen şirket veya kooperatifler hakkında açılan ihya davalarında, yargılama sonucunda ihya kararı ile birlikte davaya yasal hasım olarak iştiraki zorunlu olan ticaret sicili müdürlükleri aleyhine yargılama giderlerine ve vekâlet ücretine hükmedilebilmektedir. Kanun hükümlerini uygulamakla yükümlü olan ve mezkûr madde uyarınca gerekli işlemleri yerine getiren ticaret sicili müdürlükleri aleyhine salt bu nedenle yargılama giderleri ve vekâlet ücretine hükmolunması uygun olmadığından, tatbikatta yaşanan tereddüt ve mağduriyetleri ortadan kaldırmak adına ve yürürlüğünden sonra verilecek hükümlerde uygulanmak üzere TTK’nın geçici 7. maddesinin on beşinci fıkrasına “Bu maddede öngörülen usule uygun olarak kaydı silinen şirket veya kooperatifin ihyasına ilişkin yapılacak yargılamada ilgili ticaret sicili müdürlüğü aleyhine yargılama giderleri ve vekâlet ücretine hükmolunamaz.” cümlesi eklenmiştir.
2.5. Sermayeleri Yeni En Az Sermaye Tutarının Altında Kalan Şirketlerin Yeni Sermaye Düzenine İntibaklarının Sağlanması
Bilindiği üzere, 25.11.2023 tarihli ve 32380 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 7887 sayılı Cumhurbaşkanı Kararıyla, TTK’nın 332/1. maddesinde anonim şirketler için 50.000 TL olarak öngörülen en az esas sermaye tutarı 250.000 TL’ye, kayıtlı sermaye sistemini kabul etmiş bulunan halka açık olmayan anonim şirketlerde 100.000 TL olarak öngörülen en az başlangıç sermayesi tutarı 500.000 TL’ye; aynı Kanunun 580/1. maddesinde limited şirketler için 10.000 TL olarak kabul edilen en az esas sermaye tutarı 50.000 TL’ye yükseltilmiştir. Yeni en az sermaye tutarları hali hazırda 01.01.2024 tarihinden sonra kurulan anonim ve limited şirketler bakımından uygulanmaktadır. Bu tarihten önce ticaret siciline tescil edilmiş olan ve sermayeleri yeni en az sermaye tutarının altında kalan şirketler bakımından sermaye intibakına yönelik düzenleme yapılması gerekmiştir. Nisan 2024 tarihi itibariyle, 101.390 anonim şirketin ve 246.752 limited şirketin sermayesi yeni asgari sermayenin altındadır.[4]
Buradan hareketle, 7511 sayılı Kanunla TTK’ya geçici 15. madde eklenmiştir. Bu hükümde;
- Sermayeleri en az sermaye tutarının altında olan anonim ve limited şirketlerin, sermayelerini 31.12.2026 tarihine kadar TTK’nın 332. ve 580. maddelerinde öngörülen tutarlara yükselticeği, aksi halde infisah etmiş sayılacağı. Çıkarılmış sermayesi en az 250.000 TL olan kayıtlı sermaye sistemini kabul etmiş bulunan halka açık olmayan anonim şirketlerin ise başlangıç sermayeleri ile çıkarılmış sermayelerini anılan tarihe kadar 500.000 TL’ye yükseltmedikleri takdirde bu sistemden çıkmış sayılacağı,
- Sermayenin TTK’nın 332. ve 580. maddelerinde öngörülen tutarlara yükseltilmesi için yapılacak genel kurul toplantılarında toplantı nisabının aranmayacağı, kararların toplantıda mevcut oyların çoğunluğu ile alınacağı ve bu kararlar aleyhine imtiyaz kullanılmayacağı,
- Ticaret Bakanlığının yukarıda belirtilen süreyi birer yıl olarak en çok iki defa uzatabileceği,
öngörülmüştür.
O halde, sermayeleri yeni en az sermaye tutarının altında kalan anonim ve limited şirket şeklinde kurulan belediye şirketlerinin, 31.12.2026 tarihine kadar yeni sermaye düzenine intibak sağlamaları icap etmektedir. Bu intibakı sağlamayan belediye şirketleri infisah etmiş sayılacak ve TTK’da öngörülen tasfiye sürecini başlatarak ticaret sicili kaydının terkinini sağlamaları gerekecektir.
3. SONUÇ
29 Mayıs 2024 tarihinde yürürlüğe giren 7511 sayılı Türk Ticaret Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunla, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun dört ayrı maddesinde değişiklik/düzenleme yapılmış ve ayrıca bu Kanuna bir geçici madde eklenmiştir. Söz konusu düzenlemeler belediye şirketlerini de yakından ilgilendirmektedir.
Bu kapsamda, 7511 sayılı Kanunla TTK’da;
- Anonim şirket ve bu türde kurulan belediye şirketi yönetim kurulu başkan ve başkan vekilinin her yıl seçilme zorunluluğunun yürürlükten kaldırılarak bu kişilerin görev süresinin yönetim kurulunun görev süresiyle uyumlu hale getirilmesi,
- Anonim şirket şeklinde kurulan belediye şirketinin üst düzey yöneticileri dışında kalan kişilerin atanma ve görevden alınmalarına dair yetkinin yönetim kurulunca devredilebilmesi,
- Anonim şirket niteliğindeki belediye şirketlerinde, yönetim kurulu üyelerinin çoğunluğu tarafından yönetim kurulu başkanına yapılan toplantı istemlerinde, yönetim kurulu başkanına yönetim kurulunu toplantıya çağırma yükümlülüğü getirilmesi,
- 7887 sayılı Cumhurbaşkanı Kararı ile anonim ve limited şirketlerin en az sermaye tutarlarının yükseltilmesine bağlı olarak, anonim ve limitet şirket şeklinde kurulan belediye şirketlerinin belirlenen en az sermaye tutarlarına intibak etmelerinin sağlanması ve bu intibakın sağlanmaması halinde bunun sonuçlarının belirlenmesine,
dair düzenlemeler yapılmıştır.
KAYNAKÇA
· 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu (14.02.2011 tarihli ve 27846 sayılı R.G.).
· 7511 sayılı Türk Ticaret Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun (29.05.2024 tarihli ve 32560 sayılı R.G.).
· Türk Ticaret Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Raporu, Esas No:2/2138, S. Sayısı:110.
[1] 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu, 14.02.2011 tarihli ve 27846 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmıştır.
[2] 7511 sayılı Türk Ticaret Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun, 29.05.2024 tarihli ve 32560 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmıştır.
[3] Türk Ticaret Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Raporu, Esas No:2/2138, S. Sayısı:110.
[4] Türk Ticaret Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Raporu, Esas No:2/2138, S. Sayısı:110.