Panelimiz
- Faaliyetlerimiz
Derneğimizin düzenlediği “Kamunun Yeniden Yapılanması Kapsamında Mahalli İdareler Reformunun Mahalli Nitelikli Hizmetlere ve Demokratikleşmeye Katkısı” konulu Panelimiz 10 Mart 2007 tarihinde Ankara’ da TOBB Salonu'nda geniş bir katılım ile yapıldı.
Panele Oturum Başkanı olarak İçişleri eski Bakanı Teoman ÜNÜSAN, konuşmacı olarak Adalet ve Kalkınma Partisi Kocaeli Milletvekili ve Genel Başkan Yardımcısı Nihat ERGÜN, Cumhuriyet Halk Partisi İzmir Milletvekili (Plan ve Bütçe Komisyon Üyesi) Bülent BARATALI, Devlet eski Bakanı ve Anavatan Partisi Genel Başkan Yardımcısı Mehmet KEÇECİLER, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melik GÖKÇEK, İçişleri Bakanlığı Mahalli İdareler Genel Müdür Vekili Ercan TOPACA, İçişleri Bakanlığı Kontrolörler Başkanı Hayrettin GÜNGÖR katılmışlardır.
İçişleri Bakanlığı Mahalli İdareler Kontrolörleri Derneği Başkanı Sayın Burhanettin SAĞSÖZ panelin açılış konuşmasında özetle;
İçişleri Bakanlığı Mahalli İdareler Kontrolörleri Derneği olarak, ülkemizde mahalli idarelerin yeniden yapılandırılması aşamasında, mevzuat altyapısının hazırlanmasına yönelik olarak makul, uygulanabilir, bilimsel, ülke gerçeklerine uygun ve hizmetin en iyi şekilde görülmesini sağlamayı amaç edinen tekliflerin hazırlanarak ilgililerin dikkatine sunulması, tartışılması ve olgunlaştırılması konusunda üzerimize düşen görevi yaptığımızı belirterek, bundan böyle de yapmaya devam edeceğimizi ifade etmiştir.
İçişleri eski Bakanı panel oturum başkanı Sayın Teoman ÜNÜSAN konuşmasında;
Böyle Devletin yerel yönetimler üzerinde denetim, kontrol, soruşturma, inceleme, araştırma gibi sevimsiz kavramlarını uygulayan İçişleri Bakanlığı Kontrolörlerinin demokratikleşme ve hizmette nitelik artırımı gibi bir kavramı gündeme getirmelerini Türkiye’nin geleceği için de çok ümit verici bulduğunu, burada bize etkin denetim nasıl yapılır, etkin soruşturma nasıl yapılır filan diye bir konu değil, demokratikleşme ve hizmet niteliğinin artırılması gibi bir konu getirdikler için teşekkür ettiğini belirterek, bu vizyonun, bu Derneğe, bu arkadaşlarımıza ve İçişleri Bakanlığı Mahalli İdareler Genel Müdürlüğüne hâkim olmasını gönülden dilediğini ifade etmiştir.
İçişleri Bakanlığı Müsteşarı, Sayın Şahabettin HARPUT konuşmasında özetle;
Bugün geldiğimiz noktada çok ciddi mesafeler kat ettiğimizi hepimiz biliyoruz. Bu süreçte, gerek çıkarılan kanunlar ve bu kanunlarla belediyelere verilen yetkiler, vatandaşımızın yerel yönetimlerden beklediği hizmetleri almasında çok önemli bir rahatlık getirirken, aynı zamanda, demokrasimizin güçlenmesinde, oturmasında, köklenmesinde, kökleşmesinde de çok önemli katkılar sağlamıştır. Bu, vatandaşın Devlete güveninin de göstergesi olmuştur. Bunlardan bir tanesinin altını kısaca çizmek gerekirse, örneğin, Hükümetimizin, yine, bu bir yerel yönetim örgütü olan köylere hizmet götürme birlikleri marifetiyle yürütmekte olduğu, KÖYDES projeleri. KÖYDES projeleri, hepimizin bildiği gibi, ülkemizde ilk defa devletin devlet gibi vatandaşın karşısına çıktığı, vatandaşın, devleti karşısında beklediği gibi bulduğu, devletin verdiği her sözü yerine getirdiği, vatandaşın karar aşamasından itibaren uygulama ve denetim aşamasına kadar ihtiyacının karşılanmasında her şeye bizzat katıldığı, katkıda bulunduğu ve sonuçta da istediği güzel neticeler elde ettiği bir muhteşem şaheser olduğunu ifade etmiştir.
İçişleri Bakanlığı Mahalli İdareler Genel Müdür Vekili Sayın Ercan TOPACA konuşmasında özetle;
2003 yılında başlatılan reform çalışmaları sürecinde kamu yönetiminde yeniden yapılanmanın en önemli ayağını mahalli idareler reformu, mahalli idarelerle ilgili kanunların değiştirilmesi teşkil etmiştir. Kurulan komisyonlarla gerek Bakanlığımızdan -benimde içinde bulunduğum- gerek Başbakanlıktan, Devlet Planlama Teşkilatından, Maliye Bakanlığından, sivil toplumdan birçok kişinin katıldığı toplantılarda kanun tartışılmış, öncelikle kanunun felsefesinin ne olması gerektiği konusunda çok ciddi tartışmalar yaşanmıştır. Acaba, yerel yönetimlere hangi hizmetleri, hangi düzeydeki hizmetleri bırakacağımız konusunda çok tartışmalar olmuştur. Patalya’da, özellikle Gölbaşı’ndaki toplantılarda, Sayın Başbakanımızın, Bakanlarımızın katıldığı toplantılarla da bu tartışılmıştır. Neticede, mahalli müşterek nitelikli her türlü hizmetin yerel yönetimler tarafından yürütülmesi konusunda bir ilke kararına varılmış ve bu çerçevede, belki sistem biraz tersine dönmek suretiyle, daha önceki 1580 sayılı Kanun’daki belediyelerin veya il özel idarelerin görevlerinin vizite yönteminden vazgeçilmesi ve yerel hizmetler konusunda bu idarelerin genel yetkili kuruluşlar olması yönünde oluşan karar doğrultusunda kanunun dizayn edilmeye çalışıldığını ifade etmiştir.
İçişleri Bakanlığı Kontrolörler Başkanı Sayın Hayrettin GÜNGÖR konuşmasında özetle;
Belediyelerdeki nitelikli personel istihdamıyla ilgili bir başka hususu burada açıklamak istiyorum. Kamu personelinin en büyük problemi, bana göre en öncelikli problemi, ücret yetersizliği değildir. Bu da var; ama, bu, daha geride bir problemdir, her zaman bunu savunmuşumdur. Kamu personelin en büyük sorunu, ücret adaletsizliğidir. Bugün belediyelerimize baktığımızda, ASKİ, İSKİ gibi kuruluşları teslim ettiğimiz onların yöneticilerinin aldığı ücrete baktığımızda, bir üst kuruldaki uzmanla hemen hemen denk. Belediyedeki bir müdürün -biz, imarı teslim ediyoruz, mali hizmetleri teslim ettiğimiz normal bir belediyede- yine üst kurullarda bir odacının, bir şoförün maaşıyla denk olduğunu görüyoruz. Dolayısıyla, bu çarpıklığın da giderilmesinin gerektiğini düşünüyorum.
Belediye Kanunu’yla bir ikramiye getirildiğini, yüzde 10 sınırı içerisinde, bununda birçok belediyede, özellikle küçük ölçekli belediyelerde hemen hemen uygulama imkânının olmadığını görüldüğünü, bunun da düzeltilmesi gerektiğini düşündüğünü ifade etmiştir.
Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Sayın İ. Melih GÖKÇEK konuşmasında özetle;
Belediye Kanunu’nda bize neler kazandırıldı? Aslında onun üzerinde durmak lazım. Yani, devrim dediğimiz zaman neler anlaşılıyor gerçek anlamda? Ben onlardan çok kısa özetler vermek isterim. Bunların birincisi, biz, 1/25.000’lik plan yapamıyorduk, bilmiyorum biliyor musunuz. Büyükşehirler ve belediyeler 25.000’lik plan yapamıyordu. 25.000’lik planları Danıştay iptal etmişti. Bize ilk defa bu yetki verildi. Yani, biz ilk defa planlama yetkisine sahip olduk. Bu, gerçekten, belediyeler için büyük bir devrim olmuştur şeklinde ifade etmiştir.
Adalet ve Kalkınma Partisi Kocaeli Milletvekili ve Genel Başkan yardımcısı Sayın Nihat ERGÜN konuşmasında özetle;
Tabii, biz, bir siyasi parti olarak hadiseye baştan şöyle yaklaştık: Bir yerel kalkınma sloganın çerçevesi içerisinde hadiseyi tuttuk. Mutlaka yerel kalkınmayı gerçekleştirmeliyiz. Burada da yerel kalkınma dediğimiz hadise, kentlerin fiziki kalkınması, kentlerdeki ekonomik gelişme, kentlerin sosyal ve kültürel gelişmesi ve kentlerdeki demokratik gelişme. Bu gelişmelerin hepsinde birinci rolü yerel yönetimlerin oynayabilmesi lazımdır. Yasal düzenlemelerde âdeta bu rolleri oynayabilecek tarzda geliştirilmiştir. Bunun için de bir yönetim modeline ihtiyaç var. O yönetim modelinde de, hem kaynakların hem bilginin hem tecrübenin hem de emeğin, enerjinin bir havuzda toplanabilmesi ve koordine edilmesi lazım. Yani, merkezi idareye ait kaynaklar, mahalli idareye ait kaynaklar, özel sektöre, sivil toplum örgütlerine, hatta, uluslararası kuruluşlara ait kaynakların bir havuzda toplanıp yerel kalkınma için seferber edilebilmesi, bu nedenle de buna uygun bir yönetim modelini belki belediye başkanları öncülüğünde, bazı yerlerde il özel idaresinin başı sıfatıyla valiler öncülüğünde bu modele, yerel kalkınma modeline uygun bir çabanın gerçekleşmesi bizim baştan beri amacımızdı ve yasal düzenlemeleri de hemen hemen bu istikamette yapmaya çalıştık şeklinde ifade etmiştir.
Cumhuriyet Halk Partisi İzmir Milletvekili, Plan ve Bütçe Komisyon Üyesi Sayın Bülent BARATALI konuşmasında özetle;
Şimdi, reformun bir tanımını yapıyor önce Türk Dil Kurumu sözlüğü. Nedir reform? Daha iyi duruma getirmek için yapılan değişiklik, iyileştirme, düzeltme, ıslahat anlamında Türk Dil Kurumunda. Peki, idarede reform nasıl tanımlanıyor? Yönetim sisteminde aksayan, gereği gibi işlemeyip verimlilik ve etkinliği etkileyen yönetim mekanizmaların saptanıp sistemden çıkarılması, bunların yerine etkinliği ve verimliliği artıracak, aksaklıkları giderecek mekanizmaların devreye sokulmasıdır. Peki, bu yapılmış mıdır? Hayır, yapılmamıştır.
Şeffaflık, hangi şeffaflıktan bahsediyorsunuz? Yani, bugün, bir hemşehri gidip de, belediyenin stratejik planına, hazırlanma aşamasına katılabiliyor mu? Hayır. Denetime katılabiliyor mu? Hayır. Belediye meclislerine katılabiliyor mu? Hayır. Belge istediği zaman belge veriliyor mu? Hayır. Parasını vereceksin, vesaire, vesaire. Peki, hangi etkinlikten bahsediyorsunuz? Yani, yurttaş nereye katılmaya çalışıyor? Mümkün değil, hiçbir yere katılamıyor değerli arkadaşlar. Hemşehri katılamıyor. Eğer hemşehri ve yurttaş, sizin söylediğiniz gibi bir reform yasası olsaydı, günde bu Mecliste 8 bin kişi yemek yemezdi değerli arkadaşlar. Günde 30 bin kişi hâlâ daha dertlerine çare bulmak için Ankara’ya geliyor. Niye geliyor bunlar madem? Madem reform yaptınız, neden bu yurttaşların hastalık işleri, eğitim işleri, tayin işleri, buna benzer güvenlik işleri yerelde, valiliklerde veya vesairede niye çözülmüyor da, yurttaşlar bir çare kapısı olarak yine eski marşı okuyorlar, Ankara, Ankara, güzel Ankara işte deyip, buradan bir çare bularak geri dönmeye çalışıyorlar. Eski hamam eski tas … şeklinde ifade etmiştir.
Devlet eski Bakanı ve Anavatan Partisi Genel Başkan Yardımcısı Sayın Mehmet KEÇECİLER konuşmasında özetle;
Türkiye, Avrupa Birliğine müracaat etmiş bir ülkedir, Avrupa Birliğine aday bir ülkedir. Avrupa’da Yerel Yönetim Şartı var. Avrupa Birliği üyeleri bu şartlara uymak zorunda, biz de o şartlara uyacağız. O şartlara baktığımız zaman, en geri kaldığımız taraf, kaynak tarafıdır, başka taraflar da var. Onları iyi gözeteceğiz ve kendimizi ona uygun hale getireceğiz. Bunu Avrupa istediği için değil, halkımız layık olduğu için, bizim milletimiz en güzel idareye layık olduğu için yapacağız. İnşallah bunda da başarılı olacağız dedi.